Kayıtlar

Aralık, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

AKDENİZ’DE EGE’Yİ YAŞAMAK

Resim
     Akdeniz Bölgesi’nde yaşarken, kendinizi Ege Bölgesi’nde hissetmek… Böyle bir şeyin mümkün olacağını düşünemezdim Mersin’in Melemez Köyü’ne yolum düşene kadar. Girit’ten gelen göçmenlerin kurduğu köyde, inanamayacağınız yoğunlukta bir Ege kültürüyle karşılaşacağınızdan şüpheniz olmasın.       1897’de Türk-Yunan savaşı baş gösterince Girit’te yaşayan Türkler, Anadolu’ya gemilerle getirilir. Bunlardan bir kısmı önce Tarsus’a geçici olarak yerleştirilir. Daha sonra, 1904’te II.Abdülhamid tarafından Bezmi Alem Sultan Vakfına, kırk hane olarak yaptırılan Melemez köyüne Giritli’lerin yerleşimi sağlanır. Bu yüzden köyün bir adı da ”Padişah tarafından ihsan edilmiş” anlamına gelen İhsaniye’dir.     Melemez’de, Ege’nin birçok köyünden daha fazla Ege’ye ait unsurlara rastlanır. Bunun birden fazla sebebi var aslında. Hani meşhur bir söz var ya “Ne İsa’ya yarandık ne Musa’ya” diye. Osmanlı zamanında Girit’te yaşayan Türkler, oradaki Rumlar...

ÇANDIR KALESİ

Resim
     Uzun yıllardır gitmeyi planlayıp da bir türlü ulaşamadığım bir kaledir Çandır Kalesi. Mersin’e kırk kilometre  uzaklıkta olmasına rağmen bugüne kadar yolumu  bir türlü denk düşürememiştim. Değerli dostlarımla nihayet ılık bir şubat gününde kendimizi, Torosların içinde gizlenmiş bu görkemli kalenin içinde bulduk. Yalnız kaleye maceralı bir şekilde ulaştığımızı da ekleyeyim.Normal şartlarda kaleye ,Ayvagediği Yaylası’nın kuzeydoğusundan altı-yedi kilometrelik bir mesafe katedilerek ulaşılıyor.Yolun çatallaşan yerlerinde yönlendirici levhalar var ancak iki kilometre kadar gidildikten sonra yol üç kola ayrılıyor. İşte bu noktada da bizim çok keyif aldığımız maceralı yürüyüşümüz başladı. Mantık olarak bu yollardan en yükseğe çıkanını tercih ettik ama en alttaki yolmuş kalenin yolu. İlk yanılgı bizi kesmedi. Geriye döndüğümüzde bu sefer ortadaki yolu tercih ettik fakat bu yol da bizi derin bir vadiye çıkardı. Evet ,kale artık tüm ihtişamıyla karşımızdaydı. Zorl...

ATLILAR HOROZLU DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Resim
        Ne zaman Toros Dağları’nda bir geziye katılsam içim kıpır kıpır olur, eteklerim sevincimden zil çalar. Toroslarda yapılan gezilerin mevsimi de yoktur aslında. Çünkü Torosların her anında; taşında, toprağında, ağacında ve suyunda bu güzellikleri her zaman görmek mümkün. Hele ki bütün bunları doğasever dostlarla bir arada yaşamak apayrı bir keyiftir. Gezinin başlangıç noktasına varmadan, verilen bir molada, bir yayla köyünün kahvehanesinde içilen çayın tadı, başka hiçbir yerde alamayacağınız bir tattır.     Bütün bu güzel hisleri taşıdığım bulutlu bir aralık sabahında, Mersin’den -1493 rakımıyla Toros köylerinin en yükseğinde yer alan - Atlılar köyüne ulaştık. Bu köy, Kafkasyadan gelip Mersin’e yerleşen Çerkezler’in köyü. Toroslar’ı yurt edinen Çerkezler’in hikayeleri oldukça ilginç. Rus Çarlığı’nın artan baskılarıyla kültürlerini yaşayamaz hale gelen Çerkezler göç kararı alırlar ve 1885 yılında Novoroski Limanı’ndan gemiye bindirilerek, Ürdün ve S...

CENNET CEHENNEM MAĞARALARI VE HASANALİLER KİLİSESİ

Resim
        Mersin denince akla ilk gelenlerdendir Cennet ve Cehennem mağaraları. Mersin’e gelen misafirlerin ilk gezdirildiği yer olarak simgesel bir boyut kazanmıştır bu iki mağara. Aslında yeraltı deresinin binlerce yıl karstik yapı içindeki kireç tabakalarını eritmesi sonucu oluşmuş bu keskin köşeli derin mağaralar, obruk,çukur ve çökük gibi isimlerle de anılıyor. Antik çağlardan günümüze kadar haklı şöhretini koruyan bu mağaraları bu kadar ilginç kılan sanırım; buranın doğayı, tarihi, mitolojiyi ve dini birleştiren bir yer olmasıdır.       Mersin- Silifke yolu üzerinde Narlıkuyu yakınlarında bulunan bu obruklara ulaşmak için, kuzeye doğru çıkacağınız iki kilometrelik yol üzerinde onlarca kahvaltı mekanına rastlayacaksınız. Bu mekanlardan birinde yapacağınız serpme kahvaltı, obrukları gezmeyi kolaylaştıracaktır. Çünkü özellikle Cennet mağarasının 452 basamaklı merdiveninden inip-çıkmak için enerjiye ihtiyacınız olacak. Roma döneminden kalan ...