ANADOLU’NUN ÖNSÖZÜ: KÜLTEPE (KANİŞ-KARUM ÖREN YERİ)


    Kayseri’ye gelip de “Anadolu’nun Önsözü” diye adlandırılan Kültepe’yi görmemek olmazdı elbette. Devam eden kazı çalışmalarından dolayı görevlilerin: “Yasak kardeşim” sözleriyle dalıp gittiğim tarih serüveninden kendime geldiğimde, uyardıkları alanın dışında geniş bir alanı kaplayan ören yerini gezebildim. Kültepe’de, İç Anadolu’nun sade ve yalın doğasının, tarihle bütünleşmesine tanıklık ettim. Sonbaharın kendisini iyiden iyiye hissettirdiği, ekim ayının var gücüyle doğayı dönüştürmeye çalıştığı bugünlerde, bozkırın tüm pastel renklerini, Anadolu’nun bu en eski ve en ıssız topraklarında görmenin hazzını yaşadım. 



     Eski adı Kaniş olan Kültepe, ülkemizin adını dünyaya duyuran kültür varlıkları içinde önemli bir yere sahip. Anadolu’da ve dünyada önemli ilkleri taşıyor Kültepe. Anadolu’da yazılmış ilk yazılı tabletler ve dünyanın ilk organize ticaret merkezi burada yer alması, eski Anadolu tarihinin büyük bir kısmının, Kültepe kazıları sayesinde aydınlatılmış olması “Önsöz” benzetmesini haklı çıkarıyor. Asur çivi yazısıyla yazılan ve şimdiye kadar 23 bin 500 tanesi ortaya çıkarılan bu tabletler, Unesco tarafından “Dünya Belleği Kütüğü”ne kaydedilmiş. Tüccarların, halkın ve yöneticilerin siyasi ve hukuki ilişkilerini ortaya koyan mektuplar, senetler ve mühürlerin dışında borç mukavelesi, kaçakçılık, ev satışı, köle satışı ve nafaka gibi daha nice konularda yazılmış bu tabletler bugün; Anadolu Medeniyetler Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi ve Kayseri Müzesi’nde korunmakta. 


    Anadolu’daki Asur Ticaret Kolonileri sisteminin başkenti olan Kültepe, Erciyes’in eteğinde ve bereketli bir ovanın tam ortasındadır. Doğanın sunduğu bu artı değerler, anayolların birleştiği noktada yer alan Kültepe’yi, ticaret ve kültür merkezi yapmaya yetmiştir. İbn-i Haldun’un “Coğrafya kaderdir” sözü can buluyor Kültepe’de adeta. Kayseri’nin ticaretteki gelişmişliğinin bir tesadüf olmadığını, Kültepe’den çıkarılan tablatlere bakınca daha iyi anlıyor insan. 6000 yıl öncesine uzanan belgeler, bu coğrafyada yaşanan ticari faaliyetlerin günümüze de yansıyacağının habercisi olmalı.


     Kültepe, ilk önce 1881 yılında fark edilmiş, 1925’te ise Kültepe’nin hemen bitişiğinde Aşağı Şehir diye de adlandırılan Karum keşfedilmiştir. Karum, daha çok yerli halk ve yabancı tüccarların birlikte yaşadığı bir yer. Kazılar ise 1948 yılından beri sürüyor. Geçmişte mahkumların kol gücü desteğiyle yürütülen kazı çalışmalarında kullanılan, küçük vagonumsu araçlar bile Kültepe’nin tarihi dokusunun bir parçası haline gelmiş. Kültepe, maalesef Anadolu’nun en talihsiz höyüklerinden biri. Araştırmacıların sırf tablet ve eski eserler bulmak üzere yaptıkları bilinçsiz kazılar ve köylülerin toprak oluşturmak üzere eski yerleşim yerlerini kazmaları höyüğe ciddi zararlar vermiştir.


    Hititlerin Anadolu’da kurduğu ilk kentin kalıntısı olan Kültepe’ye, ne yazık ki insanımız, şöhretine yarışır ilgiyi göstermemekte. Yıllık ortalaması 4500 gibi komik bir ziyaretçi sayısı bunun ispatı olsa gerek. Kayseri Sivas yolunun 24. kilometresinde, bozkırın tam ortasındaki bu höyüğü, sonbahar mevsiminin solgun renklerinde görmenin keyfi de bir başka oldu benim için. “Anadolu’nun Önsözü” Kültepe’den günümüze sadece, yönetim binalarının, dini yapıların, ev, dükkan ve atölyelerin temel düzeyinde kalıntıları kalmış olsa da, tarihin ve doğanın kaynaştığı bu güzide yerle, gezgin ruhlar buluşmalı mutlaka. Gerek bugüne kadar toprağın altından çıkarılanlarla gerekse de bundan sonra çıkarılacak eserlerle, eski Anadolu’nun ilk uluslar arası ticaret merkezi olan Kültepe, bundan sonra da haklı şöhretini korumaya devam edecek. 

                                                                                                                                                    31.10.2017



 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KARANLIKDERE ŞELALESİ

ÇUKURKEŞLİK GEZİ NOTLARI

ALADAĞ YERKÖPRÜ / KÜP ŞELALELERİ GEZİ NOTLARI