İSSOS HARABELERİ (EPİPHANEİA)



       
                                               Çukurova bayramlığın giyerken
                                               Çıplaklığın üzerinden soyarken
                                               Şubat ayı kış yelini kovarken
                                               Cennet dense sana yakışır dağlar.




       Çukurova’yı doğudan çevreleyen Amanos dağlarının eteklerinde, Erzin’e yedi km uzaklıktaki İssos’ta şubatın ilk günlerinde Karacaoğlan’ın betimlediği gibi bir tablonun içinde buldum kendimi. Doğayla tarihin mükemmel uyumuna şahit olduğum İskenderun’un kuzeyindeki, Mezopotamya’yı Yunan Kültürüne bağlayan İssos’ta bugün ayakta kalmayı başarmış eserler; iki km uzunluğundaki su kanalları ve depoları, yıkık bir tapınak ve kale,  yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan mozaikle kaplı sütunlu yol, hamam, tiyatro, odeion ve spor kompleksi gibi yapılardır.




        Zamana direnen kalıntıların içerisinde en etkileyici olanı su kanallarıdır. Arazinin volkanik yapısının bir ürünü olan siyah renkli taşlarla örülü kanallar, yüksekliği yedi- sekiz metreyi bulan kemerleriyle, Akdeniz’deki Cenevizli gemicilere Amanos’un eteklerinden su taşımıştır.


        İssos’ta gemicilerin içini serinleten suları taşıyan bu kanalların terk edilmiş görüntüsüne hüzünlenmemek elde değil. Oysa bu topraklar geçmişte Anadolu’nun kaderini etkileyen savaşlara sahne olmuştur. MÖ 333 yılında Persler’in son temsilcisi III.Darius ile Makedonya kralı Büyük İskender’in arasındaki mücadele, İssos şehri yakınlarında gerçekleşmiştir. İskender bu savaşla, henüz daha 23 yaşındayken tarih sahnesindeki efsanevi yerini perçinleyerek,  Küçük Asya’nın hakimiyetini Pers hükümdarı III. Darius’un elinden çekip almıştır. Artık İskender’in güvenle doğuya açılıp Dünya hakimi olmak için önünde hiçbir engel kalmamıştır.



        İssos bugün, üzerinde hayvanların otladığı,  çalılarla kaplı, narenciye bahçeleriyle çevrili görünümüyle eski şaşaalı günlerine dönmeyi çaresizce beklemekte. Yapılan kazı çalışmaları İssos’un bu çaresizliğini belki gelecek yıllarda gidermeye yetecektir.
                                                                                                                        01 / 02 / 2019

Yorumlar

  1. Serdar Bey merhaba. Ankara'da Mimarlik Ögrencisi olarak okumaktayim. Okulum araciligiyla bu alanda proje tasarliyorum ancak alana gitme firsatim olmadigindan yazili ve online kaynaklar üzerinden arastirmalarimi gerceklestiriyorum. Blog yaziniz benim icin cok yararli oldu bu yüzden öncelikle tesekkür etmek isterim. Bu dogrultuda bir soruma cevap verirseniz cok mutlu olurum. Su kemerlerini yazinizda 7-8 metre seklinde belirtmissiniz ancak paylastiginiz fotografta size göre bir ölcü aldigimda 4-5 metre gibi bir yükseklik cikiyor. Bu yüzden bir kafa karisikligi yasadim. Alanda gördüklerinize istinaden beni aydinlatirsaniz sevinirim. Iyi günler.

    YanıtlaSil
  2. Merhaba. Rica ederim. Yazımın yararlı olduğuna sevindim. Kemer yüksekliklerinin görünür kısmındaki 5 metre civarında bir görünümde olduğu tahmininiz doğru fakat şunu da unutmamak lazım ki bizim günümüzde gördüğümüz kısımla birlikte, iki bin yıldan bu yana bir kaç metresi toprak altında kalmış. Çok eski tarihi eserlerde bu duruma her zaman rastlıyoruz ve bu çok doğal bir sonuçtur. Ölçümler, kemerin üstüyle birlikte toprak altında kalan bölümlerin de hesaplamaya dahil edildiği için bu durum ortaya çıkmıştır. Ayrıca arazinin eğimli bir arazide olmasından dolayı kemerin geçtiği yerlerde çok farklı yükseklikler oluşmuştur. Genel ortalama bu şekilde oluşmuştur diyebiliriz.

    YanıtlaSil
  3. Yani 7- 8 metrenin yanlış bir bilgi olmadığını söyleyebilirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vaktinizi ayirdiginiz icin cok tesekkür ederim. Saglikli günler

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KARANLIKDERE ŞELALESİ

ÇUKURKEŞLİK GEZİ NOTLARI

KÜSTÜLÜ ÜÇAYAK ÖREN YERİ GEZİ NOTLARI